21 Ekim 2010 Perşembe

Suskunluğum kimedir ,nedir diye sormadım hiç kendime.Soramıyorum ..Suskunluğum kendime mi ne! Çok kalabalık içim.Herkes birşeyler fısıldıyor.Çok da yorgun..Soramıyorum işte.Soluduğum hava bile fazla geliyor artık içime.Gözlerim kapanıyor ve fısıltılar daha da  artıyor git gide.Gözlerimi aralıyorum ve yine öylece susuyorum..

19 Ekim 2010 Salı

Bir bir..

Sanki beynimde yürüyor düşüncelerim.Sinir uçlarıma basa basa dolanıp duruyorlar.Dışarı çıkmak istemiyorlarmış gibi elimi klavyeme götürdüğümde öylece bekliyorlar.Bana kendini sen anlatsan,beni rahat bıraksalar,klavyeme elimi götürdüğümde özlemimi,sevgimi,ne olduğunu yazsam okuman için.Bir de sen ellerimi tutup bir bir anlatsan...

16 Ekim 2010 Cumartesi

Bir vakit..

Anlayamamak ,denizin ortasında kalakalmak gibi.Hangi yöne yüzeceğini bilmemek,ne kadar ilerlersen geri dönemeyeceğini bilememek,cesaretini toplayamamak gibi.Şu an ortasındayım...
Farkındayım ama farkında olmak istediğim daha o kadar çok şey var ki.İçimi bulandıran ,cesaretimi kıran şeyleri konuşamıyorum seninle.Hangi yöne yüzeceğimi bilmiyorum.Farkındayım kulaç atmam gerek ama biliyorum her kulaçta yorulacağımı.
Neden ki sadece bir şeye odaklanıp diğerlerini es geçmen..Hayatın boyunca çalışacak olman ,hayatın boyunca beni dinlememen demek olacaksa ,bırakayım kendimi derinliklere.Sana doğru yüzdüğümü ,yanına geldiğimde gösteremeyeceğimi biliyorum.Sana gelmek için kulaç atmış olup,karnım açmış gibi davranmak beni çok incitiyor.Ne nerede yanlış ,nerede doğru bilmiyorum.Savunmaların hep kabullenmelerinin altında yatıyor ama benim için bunu kabullenmenden ziyade beni geldiğim yerden alman için bir kaç kulaç da senin atman önemli
Gecenin bir yarısı işte.Sessizlik ve sensizlik.Banaysa iyi geceler..

14 Ekim 2010 Perşembe

Bu kadarım..


Herkes sessiz.Yatağımda bir yandan ısınmaya çalışırken diğer bir yandan düşünüyorum  işte.O sessizliğin içinde sen ve sessizliği bozan ben.
Herkes yorgun.Kimisi mücadeleden,bazısı da ne ile mücadele edeceğini bilememekten.Bu mücadelenin içinde sen ve ben,yorgun olansa gözlerim.
Sokaklar yağmurlu.Herkes ,herşey kendine yetebildiği kadar.Birileri ıslanırken sokak lambalarıyla,kimi canlarda pervaz altında sığınmakta.Pervaz altında bekleyen ben,yağmurun sesiyle uykuya dalansa sen.
Çapramazla yaşam işte.Kedi pervaza muhtaç,pervazın olduğu katta bir insan oturur,kulak yağmurdadır,yağmurda ıslanan bir dolu ayak sesi ,ardından rüzgar ve uzuuunn bir gece..Gözlerim yorgun ,uyku bastırıyor hafiften.Sen ne kadar yakın ne kadar uzaksan ,ben o kadarım işte.Yağmuru duyuyorsan yağmurum,yağmurda yürüyorsan uyuyorum..

9 Ekim 2010 Cumartesi

manasız

Aşkım bir kaç gündür yazamadım.Eh iş güç bilirsin:) Bugün son gündü ve erken bitti biliyorsun ya ,evdeyim keyif yapıyorum.Ama sen yoksun işte.Sana ,ne hemen gel bitanem çok özledim diyebilme cesaretim var ne de yakınlığım.Ama genede sen keşke hemen gelseydin..
Oturdum masamın başına ,sen çok seversin ya Norah Jones dinliyorum.('Somewhere over the rainbow'.Üstün ingilizcenizle çevirebilirsiniz yanii:)) Bugün resmen sabah erken kalkmıştım ama içim uyuyordu.Otobüse nasıl bindiğimi,geç kalmamak için 376'ya binip sonra 576'yı görünce herkesi ezerek otobüsten inişimi hayal meyal hatırlıyorum.Kahve kokusu uyanmama bir vesil yardım etti.Bu işte bir şey daha öğrendim galiba insanlara dair.İnsanlar evet bir iş sahibi ,doktor..Onlar takım elbiseli birer beyefendi ve hanımefendi belki.Ya da bir çok dertleri sıkıntıları var.Ya da çok mutlulular.Para kazanıyorlar.Ama hepsi en sonunda evlerine dönüyorlar.Yaptıkları ,yapmadıkları hepsi yanlarına kalıyor.Onlara kendimizi belli edinceye kadar akıllarındaki insanlardık biz de .Ama nasıl davranılması gerektiğini gösterdiğimizde kendileri gibi değil de bizim istediğimiz gibi davrandılar.Şaşırmıyorum da artık nasıl bir düzen içerisine kurulmuşluksa bu herkes eninde sonunda evine dönüyor, yanına kendine göre ne kar kalırsa.İşte böyle..
Çok uykum var.Uyumak istediğim yerse çok uzak.Ben onu bekleyeceğim sızana kadar..